Şehir Detay
Van ve çevresinin coğrafya ve savunma bakımından önemli bir konumu olduğu için çok eski dönemlerden beri yerleşim alanı olmuş, birçok uygarlığın izlerini üzerinde barındırmıştır.
Van şehri, kültür varlıkları, doğal güzellikleri, yöresel gelenekleri, ulaşım imkânları ve dört mevsim farklı güzellikler yaşatan iklimiyle önemli turizm merkezlerindendir.
Van ve çevresi eski çağlardan beri devingen bir bölgedir. En eski Türkmen yerleşim alanlarından olan şehir değişik zamanlarda çeşitli etnik grupları barındırmıştır. Ayrıca bir sınır kenti olduğundan komşu ülke kültürlerinden de etkilenmiş olması Van’da oldukça renkli bir kültürel birikimin doğmasına neden olmuştur.
Yapmadan Dönmeyin
Van Kalesi, Van Müzesi, Hoşap Kalesi, Muradiye Şelalesi, Edremit ve Gevaş kıyı boyu ve Gölü gezilip görülmeden,
Dünyaca ünlü bir gözü mavi diğer gözü yeşil olan Van kedisini görmeden,
Dünyaca ünlü Van Kilimleri ve Savat (gümüş) İşlemeli el sanatları ürünlerinden almadan,
Zengin bir mutfağa sahip olan Van yemeklerinden yemeden,
......Dönmeyin.
Van Müzesi
Satın alma ya da arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılan eserlerin daha iyi korunup teşhir edilmesi için 1972 yılında Van Müzesi kurulmuştur.
Müze bahçesinde yer alan taş eserler bölümü, müzenin zemin katında yer alan 18,30x7,20 m. ölçülerindeki arkeolojik eserler salonu ve içi avludan oluşmaktadır. Müze bahçesinde Urartu dönemine ait çivi yazılı zafer stelleri, kitabeler ve Tanrı Teişeba kabartması, Akkoyunlu ve Karakoyunlular dönemine ait koç ve koyun şeklindeki mezar taşları yanında Selçuklular dönemine ait mezar taşlarından oluşan zengin bir taş eserler koleksiyonu sergilenmektedir.
Arkeolojik eserler salonunda prehistorik dönemden Urartu dönemi sonuna kadar olan eserler kronolojik bir sırayla teşhir edilmektedir. Tilkitepe ve Kızdamı yerleşmelerinden elde edilen obsidyen ve kemik aletlerden oluşan prehistorik buluntular, M.Ö. 3. bine ait aletler ve seramikler ile M.Ö. 2. bine ait boya bezemeli seramik örneklerinin yer aldığı bu salonda asıl önemli grubu Urartu dönemi eserleri oluşturmaktadır. Karagündüz nekropol kazısına ait mezar buluntuları, Çavuştepe, Toprakkale, Van Kalesi, Anzaf Kaleleri ve Ayanis Kalesi kazılarında ortaya çıkarılmış olan pişmiş topraktan çanak ve çömlekler, bronzdan miğferler, kılıçlar, kemerler, mutfak kapları ile duvar mozaikleri gibi buluntular yanında satın alma yoluyla müzeye kazandırılmış olan diğer eserler Urartu döneminin ihtişamını gözler önüne sermektedir.
Taş eserler salonu olarak adlandırılan iç avluda ise Neolitik döneme ait Tirişin Yaylası kaya resimleri, Urartu dönemine ait çivi yazılı kitabeler ve Gevaş Selçuklu Türk Mezarlığı’ndan getirilen taş sandukalar sergilenmektedir.
Etnografik eserler salonunda Van-Hakkâri yöresine özgü kilimlerin oluşturduğu eşsiz bir dokuma eserler koleksiyonu, Van yapımı gümüş kemerler, bilezikler, tepelikler, küpeler, gerdanlıklar ile tütün tabakaları, değişik malzemelerden tespih ve ağızlıklar ile bronzdan mutfak kapları teşhir edilmektedir. Değişik tarihlere ait el yazması Kuran-ı Kerim’ler ve edebi eserlerin yer aldığı etnografik eserler salonunun bir bölümünde, Van’ın otantik yapısını gözler önüne seren Şark Köşesi de ziyaretçilerin beğenilerine sunulmuştur.
Ermeni Katliamı Seksiyonu’nda ise, 1915 yılında Ermeni çeteleri desteğinde Van’ı işgal eden Rus kuvvetlerinin gerçekleştirdikleri katliamlarda şehit edilen Türklere ait iskeletler ve katliamlar ile ilgili buluntular yer almaktadır.
Kızlar Mağarası
Van’ın 76 km. güneydoğusundaki Yedisalkım (Put) köyü sınırları içinde yer alan bir mağaradır. Mağara 7 km. uzunluğundaki bir kanyonun güney yamacında, vadi tabanından 78 m. yükseklikte, önünde doğal bir terası bulunan iki ayrı bölümden oluşur.
Terasın kuzeydoğusundaki 1 no’lu mağara’nın biri terasa açılan 6 m. yüksekliğinde iki ağzı vardır. İkinci ağzın sonunda, hayvan kanı kullanılarak yapılmış duvar resimleri bulunmaktadır. 5 m’lik bir alana yayılan açık kırmızı renkli bu resimlerde geyik, yaban keçisi, ana tanrıça ve geyik üstünde ayakta duran Tanrı betimlemeleri görülmektedir. Bunlardan başka avla ilgili kompozisyonlar da vardır.
Bu mağaranın 18 m. batısında yer alan 2 no’lu mağaranın kuzeybatıya açılan tek bir ağzı vardır. Bu ağzın iki yanına dağılmış duvar resimlerinde açık kırmızı ve koyu kahve renkte iki ayrı dönemde birbiri üstüne yapılmış figürler vardır. Güneybatı duvarı üstündeki kompozisyon Büyük Pano, kuzeydoğu duvarındaki ise Küçük Pano alarak tanımlanmaktadır
Küçük Pano’da, üreme organları abartılarak betimlenmiş dört erkek figürü Büyük Pano’da ise dans eden tanrıçalar, hayvan üstünde tanrıça, av sahneleri, yaban keçileri ve tanımlanamayan bazı hayvanlar yer almaktadır. Mağaradaki resimler M.Ö. 5000-8000 arasına tarihlenmektedir.
Tuşpa (Van)
Urartu başkenti Tuşpa’nın sitadelinde, günümüzde de Urartu mimarlığının özgün tasarımlarını görmek mümkündür. Ayrıca Tuşpa ve çevresindeki in-situ yazıtlara ilaveten, daha sonraki dönemlerde devşirme yapı malzemesi olarak kullanılan steller, stel ve sütun kaideleri ve diğer mimarı parçalar üzerinde yer alan 100’u aşkın yazıt, bize Tuşpa’nın önemi ve inşa faliyetlerini kanıtlamaktadır. Bilinen en eski in-situ yazıt Sardurburcu üzerindedir.
Tuşpa sitadelinde bulunan anıtsal yapılar şunlardır;
Sardurburcu/Madırburcu: Sitadelin batı ucunda, kuzeybatı eteklerindedir. Yerel adı “Madırburç”tur. Şehrin en eski krali yapısıdır ve I. Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı olup, mevcut 5 taş dizisinin yüksekliği ortalama 4,00 m’dir. Anıt, her biri 8-10 ton ağırlığında, özenle yontulmuş devasa kalker bloklarla inşa edilmiştir. Bu blokların üzerinde, 3’ü doğuda, diğer 3’ü de batı cephede yer almak üzere 6 kez yenilenen inşa yazıtı yeni Assur çivi yazısı ile Assur dilindedir.
İç Kale: Yukarı sitadel, Van kayalığının en yüksek kısmıdır. Güneydeki tırmanılması çok güç sarp uçurum dahil, etrafı çepeçevre güçlü surlarla çevrilmiştir. Surun taş bedenleri, Urartu dönemine aittir. Bunun üzerindeki taş ve kerpiç eklentiler ise Urartu’nun yıkılmasından I. Dünya Savaşı’na dek çeşitli zamanlara aittir. İç kaleye giriş batıdandır. Tuşpa şehrinin ilk sarayları ve en eski tapınağı burada yer almaktaydı.
Kral Mezar Yapıları: Sitadeldeki yüksek düzeyde bir işçiliği yansıtan görkemli mezar yapıları, Urartu anıtsal kaya mimarlığının en önemli eserlerindendir.
Bu yapılar plan olarak, büyük bir ana alan ve bu salona bağlantılı olan kral ve ailesinin mezar odalarından oluşmaktadır. En eski kral mezar yapıları Büyük Platform’da yer alır.
Büyük Platform’da yer alan mezarlar içinde I. Sarduri, İşpuini ve Menua Mezarı, II.Sarduri, Kremasyon geleneğindeki mezar, I. Argişti’nin Mezarı yer almaktadır.
Yeni Saray, Menua Sirşini (Tanrılara sunulacak kurbanlık hayvanların muhafaza edildiği ahır) Analı Kız Kutsal Alanı (Hazine Kapısı) Yukarı Sitadel’de yer alan diğer yapılardır.
Tuşpa Aşağı Şehir-Van Kalesi Höyüğü, sitadelin kuzuy eteklerinin 70 m. kadar kuzeyinde, sarp Van Kayalığına paralel olarak ovanın düzlüğünde uzanmaktadır.
Burada yapılan kazı çalışmaları, Van Bölgesinin yerleşim tarihinin aydınlanmasına büyük katkı sağlamıştır. Aşağı şehrin önce sitadelin güneyindeki kuytu alanda kurulduğu kesindir. Bu kısım kışın şiddetli kuzey rüzgârlarından Van kayalığı sayesinde korunmaktadır. Bu nedenle öncelikle tercih edilmiştir. Ortaçağ’dan günümüze ulaşan etrafı sur ve hendekle çevrili eski Van şehri de buradadır.
Toprakkale
Urartu Krallığı’nın ikinci başkenti olan Toprakkale, Van Ovası’nın kuzeydoğusundaki Zımzım Dağı kayalıklarındadır. Urartu Kralı II. Rusa tarafından kurulduğundan kaleye Rusahinili (Rusa’nın kurduğu kent) adı verilmiştir. Toprakkale, Assur Kralı III. Tiglatpilaser’in M.Ö. 735 yılında Tuşpa’ya yaptığı seferden sonra, savunmaya daha elverişli olması nedeniyle kurulmuştur.
Kurulan yeni başkentin su gereksinimini sağlamak amacıyla Van Ovası’nın doğusunu yarım ay şeklinde çevreleyen Erek Dağı’nın doğusunda yen bir baraj yaptırılmıştır. Urartu sulama tesislerinin en gelişmiş örneğini oluşturan ve Rusa Barajı olarak anılan barajın iki ayrı gövde duvarı vardır ve deniz seviyesinden 2544 m. yüksekliğindedir. Rusa Barajı’nın yanına diktirilen ve 1899 yılında Berlin Pergamon Müzesi’ne kaçırılan çivi yazılı andezit stel üzerinde Kral II. Rusa’nın barajı ve Rusahinili şehrini nasıl yaptırdığı ve ekilmiş toprakları nasıl işlediği anlatılmaktadır.
Toprakkale’den yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan eserlerin bir çoğu bugün Berlin’de Vorderasiatische Museum ile Londra’da British Museum’da sergilenmektedir.
Toprakkale, diğer Urartu Kaleleri gibi M.Ö. 7. yüzyılın sonunda başlayan İskit akınları sonucunda yıkılmıştır.
Altıntepe
Urartu Krallığı’nın başkenti 200 yıl boyunca Tuşpa şehri olmuştur. Saraylar, tapınaklar, resmi devlet depoları kale kısmında, halkın oturduğu yerler ise kalenin eteklerinde geniş bir alana yayılmış olan düzlükteydi. Krallar ve yakınları Van Kalesi üzerindeki görkemli mezar odalarında gömülmüşlerdi. Fakat kalabalık halk kesiminin gömü alanı bulunamamıştı. Altıntepe’de yapılan çalışmalar bu sorunu çözmüş ve Urartu dönemi nekropolü, sitadelin 2. km. kadar kuzeyinde bulunmuştur. Bu alan modern kentin kuzeybatısındadır. Bugün kısmen buğday tarlaları ve gittikçe büyüyen Altıntepe Mahallesi’nin altında kalmıştır. Karayolunun yapımı sırasında ve büyük ölçüde kaçak kazılarla tahrip edilen nekropol, burada zaman zaman bulunan Urartu altınları yüzünden Altıntepe adım taşımaktadır.
Altıntepe nekropolünde incelenen mezarlar, kaya mezar, urne mezar, basit toprak mezar olmak üzere üç tür gömünün varlığını ortaya çıkartmıştır. İncelenen mezarlar daha çok M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllara aittir.
Giyimli (Hırkanis)
Van ilinin 68 km. güneydoğusunda, Güzelsu (Hoşab) Bucağı’na bağlıdır.
Burada Serbar Tepesi’nde taş çıkarılırken büyük bir Urartu definesi bulunur. 2-3 bin parça bronz levhadan oluşan bu buluntu grubu Giyimli Definesi olarak tanınır.
Bronz levhaların en büyük özelliği Urartu Tanrı ve tanrıçalarının figürleri ile kült törenleri, insan ve hayvan resimlerinin yapılmış olmasıdır. Bu levhalar adak levhası olarak yapılmışlardır.
Ele geçirilen levhaların bir kısmı Van Müzesi’nde, bir kısmı da Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir. Ayrıca Türkiye’nin bir çok müzesinde ve koleksiyoncuların elinde de 800’ün üzerinde adak levhasının olduğu bilinmektedir.
Van Gölü ve Akdamar Adası
Van iline adını veren Van Gölü Türkiye'nin ve dünyanın en büyük soda gölüdür. Dört tarafı yüksek dağlarla çevrilidir. İçinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunmaktadır. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da alır. Gölün suyu çok tuzlu ve sodalıdır. Sabunsuz köpük verir ve temizlik maddeleri kullanılmadan içinde herşey yıkanabilir ve temizlenebilir. Her mevsim, her saatte farklı bir renk alan, gündoğumu ve günbatımının muhteşem olduğu göl, bölge turizmine önemli bir katkı sağlamaktadır. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar görülmeye değerdir.
Van Gölündeki adalardan en büyüğü olan Ahtamar Adası, üzerindeki kilisesi ile ünlüdür. 900'lü yılların başında Kral Gagik tarafından yaptırılmış olan kilise taş işçiliğinin en seçkin örneklerindendir. Akdamar adasına Gevaş iskelesinden dolmuş motorları çalışmaktadır.
Kaleler
Van'a bir anlamda "Kaleler Kenti" denilebilir. Van ve çevresinde küçüklü büyüklü çok sayıda kale bulunmaktadır. Bu tarihi kalelerden bir kısmı Urartu döneminden, diğerleri Ortaçağ ve sonrasından kalmadır.
Önemli Kaleler Aşağı ve Yukarı Zıvistan Kalesi, Beyüzümü Kalesi, Çatak Kalesi, Lamurkesen (Zernek) Kalesi, Hişet Kalesi, Pizan (Örenkale) Kalesi, Kalecik, Zernaki Tepe Kalesi, Muradiye Kalesi, Albak (Başkale) Kalesi, Deliçay Kalesi, Çelebibağ Kalesi, Yoncatepe Kalesi, Müküs Kalesi ve Amik Kalesi olarak sayılabilir.
Van Kalesi: Van Kalesi, Van il merkezi sınırları içerisinde olup, şehir merkezine 5 km. mesafede bulunmaktadır. Urartu kalelerinin görkemlilerindendir.
MÖ. 9. yüzyılda Lutupri'nin oğlu I. Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Büyük bölümü ayakta kalan kalenin kuzeybatı ucunda bulunan ve Sardur burcu denilen taş bloklarla örülen yapının üzerinde I. Sarduri'ye ait olan, Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en eski Urartu yazıtı vardır. Kalenin diğer önemli bir yapısı, I. Agrişti'ye ait olan kaya mezarı ve hemen bunun dışındaki kaya üzerinde bulunan Urartu'ların günümüze ulaşan en uzun yazıtı, "Horhor Yazıtları" vardır. Ayrıca kalenin kuzey yamacında II. Sarduri'nin açık hava tapınağı (Analı-Kız), Kale içinde Menau ve Sarduri' ye ait mezar odaları, mağaralar, su sarnıçları ve çeşitli odalar vardır.
Kalenin güneyinde ise eski şehrin kalıntıları bulunur. Ulu Cami, Hüsrev Paşa Cami, Kay Çelebi Cami, Hamamlar (Çifte Hamam) Kümbetler (İkiz Kümbet) ve çoğu tahrip olmuş eski evler vardır.
Hoşap Kalesi
Çavuştepe’nin 40 km. doğusundadır. 1643 yılında Osmanlılara bağlı Mahmudilerin Beyi Sarı Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Kale aynı adı taşıyan Hoşap Suyu'nun sarp kayalıkları üzerinde yükselmektedir. Kalenin batıya bakan girişi ve özgün kapısı bozulmadan günümüze ulaşabilmiştir. Kapının üstünden yapımı ile ilgili Farsça kitabe ve aslan kabartmaları yer almaktadır.
Ağartı Kalesi
Van Gölü’nün doğu kıyısında kurulan kale, 450 m. uzunluk, 150 m. genişliktedir. İyi korunarak günümüze kadar gelen sur duvarları andezit taş bloklarla örülmüştür.
Kef Kalesi
Urartuların önemli merkezlerinden biridir. Bir yazıta göre kale II. Rusa döneminde yapılmıştır. Kalede çok odalı bir saray, hayvan ve bitki rölyefleri vardır.
Ayanış Kalesi
Van’a 35 km. mesafedeki Ayanış köyündedir. Argişti’nin oğlu Rusa tarafından M.Ö. 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Urartu tarihinin son safhalarının aydınlatılması açısından çok önemlidir. Van Gölü sahiline yakın bir alanda kuruludur.
Diğer Kaleler
Van’a bir anlamda “Kaleler Kenti” denilebilir. Van ve çevresinde küçüklü büyüklü çok sayıda kale bulunmaktadır. Bu tarihi kalelerden bir kısmı Urartu döneminden, diğerleri Ortaçağ ve sonrasından kalmadır. Bunların başlıcaları şunlardır; Aşağı ve Yukarı Zıvistan Kalesi, Pizan (Örenkale) Kalesi, Çatak Kalesi, Lamurkesen (Zernek) Kalesi, Hişet Kalesi, Kalecik, Zernaki Tepe Kalesi, Muradiye Kalesi, Yoncatepe Kalesi, Müküs Kalesi, Amik Kalesi, Albak (Başkale) Kalesi, Deliçay Kalesi, Çelebibağ Kalesi ve Beyüzümü Kalesi.
Ulu Cami
Eski Van şehrinde, Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında yer almaktadır. Selçuklu devrinde yapılmıştır. Dikdörtgen planlı cami, mihrap önü kubbeli ve çok destekli camiler grubuna girmektedir. Kuzey tarafına Osmanlı döneminde bir bölüm eklenmiştir. Tuğla ve alçıdan yapılmış süslemeler geometrik yazı örneklerinden oluşmaktadır.
Kızıl Cami
Eski Van şehrinin doğusunda Tebriz Kapı Mahallesinde bulunmaktadır. Sinaniye Camii veya Tebriz Kapı Camii olarak da adlandırılmaktadır. Bugünkü caminin minaresi Selçuklu döneminden; cami kısmı ise Osmanlı Devrinden kalmadır. Üzerinde kitabe bulunmadığından hangi tarihte yapıldığı belli değildir.
İzzeddin Şir Camii
Cami, Gevaş ilçe merkezinde Hişet Mahallesi’nde bulunmaktadır. Van Hakkâri hâkimi İzzeddin Şir tarafından yaptırılmıştır. Genel olarak 14.-15. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.
Süleyman Han Camii
Van Kalesi’nin üst kesiminde yer almaktadır. Sultan Süleyman tarafından 1534 yılında tamir ettirilmiştir. Minaresi, Osmanlı döneminde yapılmıştır.
Kaya Çelebi Camii
Eski Van şehrinin Ortakapı Mahallesi’nde surlara yakın bir yerde bulunmaktadır. Kaya Çelebizade Koçi Bey tarafından 1660 tarihinde yapımına başlanmış; ancak Koçi Bey’in idam edilmesi üzerine 1663 yılında Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tamamlamıştır. Osmanlı devrinin önemli yapılarından birini teşkil etmektedir. Halen ibadete açıktır.
Hamurkesen Camii
Gürpınar ilçesine bağlı, Hamurkesen köyünün içersinde kalenin doğu tarafında yer almaktadır. Seyyid Muhammed tarafından 1710 tarihinde yaptırılmıştır.
Horhor Camii
Eski Van’ın Horhor bahçelerine yakın bir yerinde yer almaktadır. Mimari özelliklerine bakılarak 18. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir.
Abbasağa Camii
Eski Van şehrinin kuzeybatı tarafında, Horhor Camii ile Ulu Cami arasında yer almaktadır.
Hüsrev Paşa Medresesi
Eski Van’da Hüsrev Paşa Külliyesi içersinde, caminin kuzey tarafından yer almaktadır.1567 yılında yapıldığı kabul edilmektedir.
Hoşap Hasan Bey Medresesi
Van’dan Hoşap’a girişte yolun hemen kuzeyinde yer almaktadır. Mahmudi Hasan Bey tarafından 1563 yılında yaptırılmıştır.
Hoşap Evliye Bey Medresesi
Hoşap’ın güney doğusundaki Gevirhan Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Mahmudi Evliya Bey tarafından 18. yüzyılın 3. çeyreğinde yaptırılmıştır.
Akdamar Kilisesi
Bölgede tarihi bilinen Hıristiyan dönemine ait en erken eser Van Gölü’nün güneyinde, Gevaş’a 5 km. uzaklıktaki kıyının yaklaşık 4 km. açığında bulunan Akdamar Adası’ndaki kilisedir.
Akdamar Kilisesi, M.S. 915-922 yıllarında Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından bir saray kilisesi olarak yapılmıştır. Kilisenin mimarı aynı zamanda bir keşiş olan Manuel’dir, ancak gerek kilisenin gerekse beraberindeki saray ve kentin planlamasında kralın bizzat kendisinin projeye katkıları olmuştur. Yapı, İsa’nın gerildiği “Kutsal Haç”a ithaf edilmişti. Kilisenin taşları günün her saatinde ve mevsimden mevsime ışığa bağlı olarak değişen kırmızı, sarı veya gri değerlerde renkler yansıtırlar. Yapının cephelerini dolanan plastik süslemeler de ışık-gölge oyunlarıyla bu renkli kütleyi daha etkileyici kılarlar. Kilise belirlenemeyen bir zamanda, muhtemelen sarayın ortadan kalkmasından sonra etrafına yapılan binalarla manastır kilisesine dönüştürülmüştür. 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başlarına ait fotoğraflarda kilisenin özellikle güney yönünde gelişmiş çift katlı manastır yapıları dikkat çeker. Bu yapılardan bazı duvar ve temeller halen görülmektedir.
Kutsal Haç Kilisesi adanın bu kısmında varolan doğal bir podyum üzerinde yer alır. Yaklaşık 15x20 m. boyutlarda küçük yapı dıştan üç yönden güdük kollarla ayırt edilen haç plana sahiptir. Haçın ortasındaki büyük kare alanı örten, yerden 20 m. kadar yüksekteki kubbe dıştan, onaltıgen bezemeleriyle bir yandan cenneti müjdeler diğer yandan neşeli bir kır yaşamına alır götürür insanı.
Akdamar Adası’ndaki Kutsal Haç Kilisesi’nin doğusunda bir zamanlar katolikosların ve manastır görevlilerinin gömüldükleri bir mezarlık vardır. Mezar taşlarının en erkeni 1336 tarihli ve Katolikos IV. Stefanos’a; en geçi ise 1893 tarihli ve Katolikos Şirayan’a aittir. Taşlardan birisi uzun dikdörtgendir ve üzeri kuyumculuktaki “telkari” işçiliğe benzer, derin oymalı çizgisel motiflerin yer aldığı bir bezeme vardır.
Adır Kilisesi
Kilise, Van merkezine bağlı Yaylıyaka köyü döşeme mezrasına yakın Van Gölü içerisindeki aynı isimli adada yer almaktadır. Adanın güney tarafına kurulmuştur. Manastır 1305 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1621 yılında Aziz Georges Kilisesi, 1766 yılında ise ve şapel eklenmiştir. Yakınında bulunan sahildeki teknelerle ve Van İskelesi’nden kiralanacak teknelerle gezilip görülebilir.
Çarpanak Adası ve Kilisesi
Kilisenin bulunduğu ada, Van merkeze bağlı Dibekdüzü köyüne yakın Van Gölü üzerindedir. Adanın kuzey tarafında kurulmuş olan Ktouts manastır kompleksi St. Jean’a atfedilen ve 2. yüzyıl sonlarında inşa edildiği sanılan bir kilise ile batısındaki jamaton ve kuzeydoğusundaki şapelden meydana gelmiştir.
Manastır topluğunun tarihi 9. yüzyıla kadar inmektedir. Ada ve kiliseye sahile yakın köy motorları ve Van İskelesi’nden gidilebilir.
Yedi Kilise
Van merkezine yakın Yukarı Bakraçlı köyünde yer alan kilisenin tamamı Warak Wank Manastırı olarak adlandırılır. Erek dağı eteklerine kurulmuştur.8. yüzyılda inşa edilmiştir.
St.Bartholomeus Kilisesi
Başkale ilçesine bağlı Albayrak köyünde bulunmaktadır. 17-19. yüzyıllardan kalmadır.
Van Çifte Hamamı
Eski Van’da birçok hamamdan bahsedilmesine karşın, günümüze sadece Çifte Hamam kalıntıları gelmiştir. Osmanlı devrinde yapılmıştır.
Hoşap İçkale Hamamı
1643’de kale ile birlikte yapılmış olup, seyir köşkünde yer almaktadır. Yörenin beyine ait bir hamamdır. Soğukluk, sıcaklık ve külhan kısmından oluşur.
Bendimahi Köprüsü
Erçiş-Tebriz kervan yolu güzergahında, Bendimahi Çayı üzerine kurulmuştur.
Kırmızı Köprü
Bahçesaray-Hizan yolu üzerinde Müküs Çayı üstüne kurulmuştur. 16. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
Çatak Köprüsü
Çatak ilçesi girişinde, ilçenin ortasından geçen çay üzerine kurulmuştur. Osmanlı devrinde 17. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Hurkan Köprüsü
Çatak suyu üzerinde, Çatak-Narlı yol ayrımında bulunan köprünün 17.-18. yüzyıllarda yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir.
Şeytan Köprüsü
Muradiye ilçesinde, Bendimahi Çayı üzerine kurulmuştur. 19. yüzyıl sonları, 20. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Van Evleri
Van evleri Van’ın geleneksel mimarisinin günümüze taşınmasının önemli uzantılarından biridir. Tarihi Van Kalesi’nin güneyinde bulunan eski Van şehri çarşıları, sokakları, mahalleleri, han, hamam, taş döşeli caddeleri yanında Van Evleri ile Osmanlı kentlerinin tipik özellikleri taşımaktaydı.1915 Rus-Ermeni işgaline kadar yaşanılır bir kent olan Van, 1918’de Rusların bölgeden çekilişi sırasında Eski Van şehri ve bağ evlerinin tümü yakılıp yıkılmıştır. Günümüzdeki Eski Van şehri adeta virane, tarihin konuşan dili, hüzün veren toprak görünümündedir.
Eski Van evleri; tek veya çift katlı cumbasız, çift katlı cumbalı ve özel evler olarak 4 gruba ayrılmaktadır. Her evin vazgeçilmez özelliği olan tandır ve ahır evlerden ayrı bahçe içinde veya bitişikte yer alır. Evlerde topraktan yapılan kerpiç, su basmanında kesme veya moloz taş, örtü sisteminde döşeme, mertek ve düzdüm kullanılır. Van Kalesi kuzeyinde Van Valiliği tarafından yaptırılan örnek Van Evi etnografya müzesi özelliğinde ziyaretçilere açılmıştır.
Van-Süphan Dağı
Yükseklik 4058 m’dir. Doğu Anadolu’da Van gölünün kuzeyinde Adilcevaz-Erçiş ve Patnos arasında yükselir. Tırmanış için en uygun zaman Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Sönmüş bir volkan olan Süphan Dağı, Anadolu’nun üçüncü yüksek doruğudur. Doruk bir örtü buzulu ile kaplıdır.
Süphan Dağı’na genellikle doğu yüzünden tırmanış yapılır. Tırmanış, sırasında Van Gölü her an birbirinden değişik ve güzel görüntüler sunar. Doruk tırmanışına Aydınlar köyünden başlanır. Buraya 6-7 km. uzaklıkta ve 1500 m. yükseklikte Şekerpınarı ya da Süphan Yaylası’nda kamp kurulur, kamp yerinden doruğa tırmanış ve dönüş, 8-10 saatlik bir zaman alır.
Süphan Dağı dışında, Van ili merkezde, Edremit ve Gevaş ilçelerinde Van Gölü kıyısında, Çarpanol Adasında, Akdamar Adas’ında, Aladağ’da , Tendürek Dağı’nda, Sonrada Dağı’nda, Manda Dağı’nda, ilin kuzeyinde Bendimahi Havzası ile Karasu Havzası arasında belirlenecek uygun güzergâhlarda dağ ve doğa yürüyüşleri yapılabilir.
Karayolu: Van'dan Gürpınar-Başkale üzerinde Yüksekova ve Hakkari ile irtibat sağlayan, aynı zamanda Yüksekova üzerinden İran ile bağlantı kuran devlet yolu mevcuttur.
Otobüs terminali kent merkezine yaklaşık 4 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüsle sağlanmaktadır.
Demiryolu: Tren istasyonu şehre yaklaşık 5 km. uzaklıkta olup ulaşım minibüslerle sağlanmaktadır.
Havayolu: Havaalanı il merkezine yaklaşık 7 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüslerle ve THY' ye ait servis araçlarıyla yapılmaktadır.
Van Gölü Ulaşımı: Devlet Demir Yolları'na paralel olarak Van ile Tatvan istasyonu arasında demiryolu bağlantısı Van Gölü üzerinden feribotla sağlanmaktadır. Van İskelesi ile Tatvan iskelesi arasında karşılıklı olarak yük, vagon, araç ve yolcu taşıyan feribot seferlerin düzenlenmektedir. Van-Tatvan arası feribot yolculuğu yaklaşık 4 saat sürmektedir. Ayrıca Van Gölü üzerinde adalara turistik amaçlı yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.
En Çok İzlenenler