Şehir Detay
Nevşehir, tarih ve doğanın iç içe geçerek, bütünsel bir güzellik sergilediği beldeleri ve bölgede yaşamış uygarlıkların zenginleştirdiği kültürel birikimi ile Türkiye’nin eşsiz turizm cennetlerinden biridir.
Nevşehir, ilk dönemlerde “Nyssa”, daha sonraki dönemlerde “Soandos Nisa” ve “Muşkera” adları ile anılmıştır. Osmanlı döneminde, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa sadrazam olduğunda “Muşkera” adını değiştirerek kente “Yenişehir” anlamına gelen Nevşehir adını vermiştir.
Günümüzde bölge, birbirinden güzel kaya kiliseleri, doğal güzellikleri, vadileri ve yeraltı şehirleriyle bir açık hava müzesi durumundadır.
Dünyaca ünlü Türk düşünürü Hacı Bektaş-ı Veli ile Osmanlı döneminin ünlü sadrazamlarından Damat İbrahim Paşa’nın bu bölgede yaşamış olmaları da kültür ve turizm hareketlerinin olumlu yönde gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.
İklimi: Nevşehir, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçen tipik karasal iklim özelliğine sahiptir.
Yapmadan Dönmeyin
a) Nevşehir kaya kiliselerini, Bizans duvar fresk sanatlarını görmeden,
b) Türk-İslam sanatı örneklerinin sergilendiği Hacıbektaş Müzesini gezmeden,
c) Nevşehir merkezindeki Damat İbrahim Paşa Cami ve Külliyesini görmeden,
d) Acıgöl'deki Hitit kaya kitabesini ziyaret etmeden,
e) Çanak-çömlek, bakır ve oniks taşından yapılmış süslemeler, deri işleri hediyelik eşya almadan,
f) Avanos'ta çanak-çömlek atölyelerinde ayakla çevrilen tezgahların başına geçerek, seramik kap yapmadan,
g) Yöreye özgü şaraplardan tatmadan,
…Dönmeyin.
Müze ve Ören Yerleri
Nevşehir Müzesi: Nevşehir’de ilk müze kurma çalışmalarına zamanın Merkez Kütüphane Müdürü Hamit Özalp’in çabaları sonucu başlanmıştır. Özalp’in 1963-1964 yıllarında çevreden topladığı tarihi eserler kütüphanesinin bir odasında depolamıştır. 1966 yılında Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir parçası olan Aş Evi ve Sübyan Mektebi müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı’nca restore edilerek ve 1967 yılında ziyarete açılmıştır. 1987 yılında ise şimdiki Kültür Sitesi bünyesinde bulunan yerine taşınmıştır.
Müzede, arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki teşhir salonu mevcuttur. Nevşehir ili çevresi açık hava müzesi olarak ziyarete açık ören yerleri, yer altı şehirleri ve buralarda bulunan kiliseleriyle dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biridir.
Ürgüp Müzesi: Müzenin kurulması için ilk çalışmalara 1965 yılından itibaren Tahsinağa Kütüphanesi’nin bulunduğu yapıda müzelik eserlerin depolanmasıyla başlanmıştır. Bugünkü müze binasının inşaatına 1968’de başlanmış ve 1971 yılında bitirilerek ziyarete açılmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi: Asıl adı Muhammed bin Musa olan ve doğum ile ölüm tarihi kesin belli olmayan Hacı Bektaş-ı Veli’nin 1248-1337 tarihleri arasında yaşadığı sanılmaktadır. Nişaburludur. Çocukluğu ve gençliği Horasan’da geçmiş, Hoca Ahmet Yesevi ocağında felsefe, sosyal ve müspet ilimler öğrenimi görmüş ve daha sonra Anadolu’ya gelerek bugünkü Hacıbektaş ilçesinde bir dernek kurmuştur.
13. yüzyılda tamamlanmış olan Hacı Bektaş-ı Veli dergâhı, tarihsel süreç içinde birçok kere onarım görmüştür.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yenileme projesi ile 1958-1964 yılları arasında onarılmış, 16 Ağustos 1964 tarihinde Etnografya Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
Göreme Açık Hava Müzesi: Nevşehir'e 13 km. uzaklıkta ve Göreme kasabasının 2 km. doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeridir. M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmıştır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul edilir. Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha sonraları görüldüğü yerlerdir.
Kiliseler, 2 tür teknikle boyanmıştır. Birincisi, doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; ikincisi ise, kaya üzerine yapılan secco (tempera) ve fresko tekniği ile yapılan boyamadır. Kilisede işlenen konular İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.
Göreme Açık Hava Müzesi'nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise bulunmaktadır.
Rahibeler ve Rahipler Mezarlığı: Müze girişinin solunda yer alan 6-7 katlı kaya kütlesi "Rahibeler Manastırı" olarak bilinir. Bu manastırın 1. katındaki yemekhanesi, mutfağı, birkaç odası; 2. katındaki yıkık şapeli gezilebilir durumdadır. 3. katındaki (bir tünelle ulaşılan) kilisesi çapraz kubbeli, dört sütunlu üç apsislidir. Ana apsisteki templona Göreme'deki diğer kiliselerde pek rastlanmaz. Kilisede doğrudan kaya üzerine yapılan Hz. İsa freskinin yanında kırmızı bezemeler görülür. Manastırda katlar arasındaki bağlantı tünellerle sağlanmıştır. Tehlike anında tünelleri kapatmak üzere yeraltı şehirlerinde olduğu gibi "sürgü taşları" kullanılmıştır. Sağdaki Rahipler Manastırı'nda ise erozyon nedeniyle katlar arasındaki geçişler kapandığından, sadece giriş katındaki birkaç oda görülebilmektedir.
Aziz Basil Şapeli: Göreme Açık Hava Müzesi'nin girişindedir. Sütunlarla ayrılan nartekste mezar çukurları bulunmaktadır. Nef enine beşik tonozlu, dikdörtgen planlı ve üç apsislidir. Dikdörtgen nefin sol uzun yüzünde biri büyük, ikisi küçük, üç apsis bulunmaktadır. Kilise 11. yüzyıla tarihlenmektedir.
Sahneler; ana apsiste Hz. İsa portresi, ön yüzünde Hz. Meryem ve çocuk İsa, kuzey duvarında at üzerinde Aziz Theodore, güney duvarında ise yine at üzerinde ejderle savaşan Aziz George tasviri, Aziz Demetrius ve 2 azize tasviri bulunmaktadır.
Elmalı Kilisesi: Dokuz kubbeli, dört sütunlu, kapalı haç planlı, üç apsislidir. Asıl girişi güney yönünden olan kiliseye, kuzeyden açılan bir tünel vasıtasıyla girilebilmektedir.
Elmalı Kilise'nin ilk süslemeleri doğrudan duvara kırmızı boya ile yapılan haç ve geometrik motiflerdir. Kilise 11. yüzyılın ortası ve 12. yüzyılın başına tarihlenmektedir.
Azize Barbara Şapeli: Elmalı Kilisenin bulunduğu kaya bloğunun arkasındadır. Duvarlarda ve kubbede zengin geometrik motifler, mitolojik hayvanlar ve askerî semboller bulunmaktadır. Ayrıca duvarlarda taş izlenimi veren motifler de yer almaktadır. Kilise 11.yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir.
Yılanlı (Aziz Onuphrius) Kilise: Kilise tonozunun her iki yanında Kapadokya’da saygın olan azizlerin tasvirleri bulunmaktadır. Kilise 11. yüzyıla tarihlenmektedir.
Yemekhane: Üç yapı yan yana olup birbirleriyle bağlantılıdır. Kiler olarak kullanılan ilk mekânda erzakları depolamak için oyuklar bulunmaktadır. En son bölümde ise yemekhane yer alır. Girişin sol tarafında 40-50 kişinin yemek yiyebileceği taştan sıra ve masa mevcuttur. Masanın sağ tarafında üzüm ezmek için bir şırahane vardır.
Karanlık Kilise: Karanlık Kilise olarak adlandırılmasının nedeni, narteks kısmındaki küçük bir pencereden çok az ışık almasından dolayıdır. Bu sebeple fresklerdeki renkler oldukça canlıdır. Kilise ve narteks İncil ve Hz. İsa siklusunu içeren zengin süslemelere sahiptir. Ayrıca Elmalı ve Çarıklı Kilise'de olduğu gibi Tevrat kaynaklı sahneler de resmedilmiştir. Kilise, 11. yüzyıl sonu 12. yüzyıl başına tarihlenmektedir.
Azize Catherina Şapeli: Karanlık Kilise ile Çarıklı Kilise arasında yer alan Azize Catherine Şapeli'nde, hem narteks, hem de naos serbest haç planlı, merkezi kubbelidir; haç kolları beşik tonozlu ve apsis templonludur. Narteks zemininde mezar bulunmaktadır. Anna adında bir kişi tarafından yaptırılan Azize Catherine Şapeli, 11. yüzyıla tarihlenmektedir.
Çarıklı Kilise: Sahnelerde Hz. İsa'nın hayatını konu alan tasvirler, İbrahim Peygamber'in misafirperverliğini gösteren Tevrat sahnesi, aziz ve bani tasvirleri iyi muhafaza edilmiştir. Elmalı ve Karanlık Kilise'ye benzemekle beraber, Hz. İsa'nın çarmıha gerilişi ve çarmıhtan alınış sahneleri kilisenin farklı özelliğidir. Figürler genelde büyük ve uzundur. Hz. İsa'nın göğe yükseliş sahnesinin altında bulunan ayak izlerinden dolayı kiliseye "Çarıklı Kilise" adı verildiği sanılmaktadır. Kilise 12. yüzyıl sonu, 13. yüzyıl başına tarihlenmektedir.
Tokalı Kilise: Çeşitli azizlerin tasvirleri ve çoğunluk Hz. İsa'nın mucizelerine ait sahneler yer almaktadır. Kilise 10. yüzyılın sonuna ve 11. yüzyılın başına tarihlenmektedir. Kilisenin süslemesinde kullanılan mavi renk onu diğer yapılardan ayırmaktadır.
Çavuşin Kilisesi: Göreme-Avanos yolu kenarında, Göreme'ye 2.5 km. uzaklıktadır. İmparator Nicephorus Phocas adına yapılan Çavuşin Kilisesi 964-965 yıllarına tarihlenmektedir. Kilisede işlenen konular diğer kaya kiliselerinde olduğu gibi İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.
Açıksaray Kilisesi: Gülşehir'e 3 km. uzaklıktadır. Tüf kayalar içinde oyulmuş sayısız mekânlar ve kiliseleriyle önemli bir ören yeridir. 9-10. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu yörede bulunan mantar şeklindeki peribacası Kapadokya’da sadece bu ören yerinde görülmektedir.
Aziz Jean Kilisesi: Gülşehir ilçe merkezi girişindedir. Kilise, 2 katlıdır. Alt katında şarap mahzenleri, su kanalları ve mezarlar bulunmaktadır. Üst katı ise kilise olup duvarları İncil'den alınmış sahnelerle süslenmiştir. 1995 yılında restore edildikten sonra bugünkü haline gelmiştir. Batı ve güney duvarlarında ise Kapadokya bölgesinde çok az rastlanan “Son Yargı” sahnesi yer almaktadır. Kilise apsisinde yer alan yazıta göre, 1212 yılına tarihlenmektedir.
Özkonak Yer altı Şehri: Avanos'a 14 km. uzaklıktaki Özkonak kasabasında bulunan yeraltı şehri, İdiş Dağı'nın kuzey yamaçlarında volkanik, granit bünyeli tüf tabakalarının oldukça kalın olduğu bir yerde yapılmıştır. Yeraltı şehri henüz tam olarak temizlenmemiş olup temizlendiği kadarıyla ziyarete açılmıştır.
Kaymaklı Yer altı Şehri: Nevşehir'e 20 km. mesafede bulunan Kaymaklı kasabasındadır. 8 katlı olup ilk katı erken dönem tarihlenmektedir. Roma ve Bizans dönemlerinde de diğer alanların oyularak genişletilmesi suretiyle yeraltı şehri haline dönüştürülmüştür.
Mazı Yer altı Şehri: Antik adı "Mataza" olan Mazı köyü, Ürgüp'ün 18 km. güneyinde, Kaymaklı yeraltı şehrinin ise 10 km. doğusundadır.
Özlüce Yer altı Şehri: Eski adı "Zile" olan Özlüce köyü merkezindeki yeraltı şehri, Nevşehir- Derinkuyu karayolu üzerindeki Kaymaklı kasabasının 6 km. batısındadır. Henüz ziyarete açılmamıştır.
Tatların Kilisesi ve Yer altı Şehri: Acıgöl ilçesine 10 km. uzaklıktadır Tatlarin kasabasında, "Kale" olarak adlandırılan tepenin yamacında yer alır. 1991 yılında ziyarete açılan yeraltı şehri ise, mekânlarının büyüklüğü, erzak depolarının sayısının ve kiliselerin çokluğu nedeniyle askeri garnizon ya da manastır kompleksini akla getirir. Yeraltı şehri oldukça geniş alanlara yayılmış, ancak küçük bir kısmı temizlenebilmiştir. Halen iki katı gezilebilen yeraltı şehrinin en önemli özelliği diğer yeraltı şehirlerinde pek bulunamayan tuvalete sahip olmasıdır.
Tağar (St. Theodore) Kilisesi: Ürgüp ilçesi Yeşilöz köyündedir. Aziz Theodore adına yapılmış olan “T” planlı kilise, büyük bir apsise sahiptir. Pandantiflere oturan kubbesinin altında bir galeri bulunmaktadır. Bu bakımdan Kapadokya kiliseleri içinde benzeri yoktur. Resimler 11. ve 13 yüzyıla aittir. Taşıdığı iki ayrı üslup nedeniyle iki ayrı ressam tarafından bezendiği anlaşılmaktadır.
Kırk Şehitler Kilisesi: Ürgüp’ün 80 km. güneyinde Şahin Efendi köyündedir. Kolonlarla birbirinden ayrılmış iki nefli kilisede Sebasten’in 40 din şehidinin resmini içermektedir. 1216 yılında Selçuklu egemenliği döneminde boyanmıştır.
Pancarlı Kilisesi: Ortahisar kasabasının güneyinde, Ürgüp - Mustafapaşa yolunun sağındaki Pancarlık Vadisi’ndedir. Kilisedeki freskler daha çok yeşil zeminlidir ve oldukça iyi korunmuştur. İncil’den sahnelerin yer aldığı freskler içeren kilise, 11. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir.
Mustafapaşa (Sinasos): Ürgüp’ün 6 km. güneyinde yer alan Mustafapaşa, 20. yüzyılın başlarına kadar Rum ve Türklerin birlikte yaşadığı bir kasabadır. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına tarihlenen eski Rum evleri oldukça zengin taş işçiliği arz ederler.
Mustafapaşa’nın batısında yer alan Gömede Vadisi morfolojik açıdan Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeridir. Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahiptir.
Mustafapaşa’daki önemli kilise ve manastırlar; Aios Vasilios Kilisesi, Sinasos Kilisesi, Alakara Kilisesi, Aios Nichole Manastırı, Konstantin-Helena Kilisesi, Manastır Vadisi kiliseleri ve Basil Kilisesi’dir. Ayrıca Osmanlı döneminde inşa edilmiş güzel taş ve ağaç işçiliği gösteren bir kervansaray da bulunmaktadır.
Diğer Tarihi Yapılar
Nevşehir Kalesi: Selçuklular döneminde, Bağdat'a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edilmiştir. Nevşehir'in eski yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış ve cumhuriyet döneminde de yeniden restore edilerek tahrip olmaktan korunmuştur.
Uçhisar Kalesi: Nevşehir merkezine 10 km. uzaklıkta bulunan Uçhisar, doğal konumu nedeniyle bir hisar görünümündedir. Kapadokya manzarasına hâkimdir.
Ortahisar: Ürgüp-Nevşehir yolunun güneyinde bulunmaktadır. Yerleşimin ortasında kayalardan oyma evlerle çevrelenen doğal bir kale bulunmaktadır. Ortahisar’ın en önemli özelliği, bünyesindeki yeraltı kentleridir. Kolayca şekillendirilebilen bir kaya yapısına sahip olan kalede yerin altına oyulmuş doğal soğuk hava depoları da bulunmakta olup, bu depolarda günümüzde narenciye saklanmaktadır.
Medrese: Camiyle aynı tarihte yapılan medrese, caminin batısındadır. Yapı, 1961 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce restore edilmiştir.
Kütüphane: 1727 yılında inşa edilen kütüphanenin kitabesini Şair Nedim yazmıştır. Damat İbrahim Paşa'nın buraya 187 cilt kitap armağan ettiği bilinmektedir. Kütüphanenin en önemli eserlerini, İbrahim Paşa'nın bağışladığı el yazması Osmanlıca, Arapça ve Farsça kitaplar oluşturmaktadır.
İmaret: 1726 yılında yaptırılmıştır. Yuvarlak kemerli kapıdan yüksek duvarlarla çevrili bir avluya girilir. Bir süre hapishane olarak, 1949’dan 1967 yılına kadar müze olarak kullanılmıştır. İmaretin kitabesini Şair Vehbi yazmıştır.
Hamam: Külliyenin kuzeyinde yer alan hamam, 1726-1727 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Günümüzde de kullanılan hamamın kitabesi Şair Nedim’e aittir.
Taşkınpaşa Külliyesi: Ürgüp ilçesinin 18 km. güneybatısındaki Taşkınpaşa köyündedir. Karamanoğulları döneminin önemli yapılarındandır.
Cami: Avlu içindedir. Kitabesi bulunmamaktadır. Ancak, 14. yüzyıl ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.
Sekizgen Kümbet: Avluda, caminin doğusundaki yapıdır. Yazıtsızdır. Ancak yayınlarda 1342’de yaptırıldığı bildirilmektedir.
Medrese: Camiye 3 km. uzaklıktadır. Kitabesi bulunmamaktadır ama 1350 tarihli vakfiyede adı geçmektedir. Araştırmalar medrese olarak bilinen yapının saray olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Beylik Hanı: Kurşunlu Camisinin avlusunun alt kısmında olup bir bölümü kayaların oyulması ile yapılmıştır. Beylik Hanı, Damat İbrahim Paşa’nın, Nevşehir’i canlı bir ticaret şehri yapmak amacıyla yaptırdığı eserlerden biridir. Kitabesini Şair Raşit’in yazdığı handa, günümüzde sadece hayvanlara ayrılan bölüm kalmıştır.
Sarıhan (Avanos): Avanos’a 5 km. uzaklıktadır. Sultan hanlarının klasik planına sahiptir. Kareye yaklaşan avlulu ön bölüm ile dikdörtgen planlı, üstü örtülü arka bölümden oluşmaktadır. Yazıtsız olmakla birlikte Selçuklu yapısı olduğu sanılmaktadır.
İl’e kara ve havayoluyla ulaşım mümkündür.
Nevşehir Valiliği
Nevşehir Belediyesi
Nevşehir Emniyet Müdürlüğü
En Çok İzlenenler