Şehir Detay
Dünya’da turizmin türleri içerisinde inanç turizminin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Karaman kültürel tarihi taşınmazlar açısından önemli bir konumdadır. Çevresinde M.Ö. 10 bin yılından günümüze kadar birçok uygarlığa ait yerleşme yerleri ve kalıntılar bulunmaktadır.
Ayrıca Karaman Karamanoğulları’na yaklaşık 230 yıl başkentlik etmiştir. Bu nedenle birçok İslami devir yapısı bulunmaktadır. Bunlar içerisinde özellikle Mevlana’nın Annesinin Mezarının bulunduğu Aktekke Cami ve Yunus Emre Cami ve Türbesinin ayrı bir önemi vardır.
Yapmadan Dönmeyin
• Yunus Emre’nin mezarını ziyaret etmede
• Mevlana’nın annesi Mümine Hatun’un aktekke Camii’ndeki mezarını görmeden,
• Karaman Kalesine çıkıp, Karaman’ı seyretmeden
• Binbir Klise, Derbeyi gezmeden
• Karaman'ın meşhur calla, etli ekmek, arabaşı, batırık, şebit pilav, tarhanabaşı, küncülü helva, üzüm helvası, su böreği, guymak ve cevizli bandırmasını yemeden,
dönmeyin.
Karaman Müzesi
Karaman ve çevresinin zengin arkeolojik ve etnoğrafik verilere sahip olması ve bu eserlerin yerinde korunması ve sergilenmesi görüşünden yola çıkılarak 1961 yılanda bazı eserler toplanılmaya başlanılmış, 1980 yılında bu gün kullanılan binasında resmen hizmete açılmıştır.
Müze Karaman’ın merkezinde, Turgut Özal Caddesinde Karaman Oğulları Devrinin şaheser yapılarından birisi olan Hatuniye Medresesinin arkasında yer almaktadır.
Müze koleksiyonlarında Epi Paleolitik Devirden günümüze kadar her devri yansıtan zengin eserler bulunmaktadır. Arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin ayrı ayrı sergilendiği iki sergi salonu vardır.
Ayrıca Müze çevresinde yer alan yeşil saha üzerinde arkeolojik ve etnoğrafik taş eserler sergilenmektedir.
Derbe
Aziz Pavlos tarafından İ.S.47 – 49 ve 53 yıllarında üç kez ziyaret edilen Derbe, İncilde adı geçen tüm Hristiyanlık dünyası tarafından kutsal kabul edilen bir Piskopusluk Merkezidir..
İslami kayıtlarda Derbi – Dervi şeklinde yer alan Derbe’nin yeri yakın zamana kadar bilinmemekteydi.
Kertihöyük adıyla da bilinen Derbe 450 X 250 m. ölçülerinde büyük bir höyüktür. Höyük üzerinde yapılan araştırmalarda bazı yapıların temel izleri ile Hellenistik, Roma ve Bizans Devirlerine ait çok sayıda çanak çömlek parçaları görülebilmektedir. Daha önceki yıllarda yapılan yüzey araştırmalarında bir kartal heykeli ve bazı sikke örnekleri bulunmuştur.
Derbe Karaman İli, Merkez İlçeye bağlı Aşiran (Ekinözü) köyünün 3 km. kuzeyindedir. Ulaşım Karaman – Ayrancı – Ereğli yolunun 18. kilometresinden kuzeye (Sudurağı yönüne) dönülerek sağlanmaktadır. Bu dönüşten itibaren Ekinözü Köyü 8 km. uzaklıkta, köyden de Derbe 3 km. uzaklıktadır. Son 3 km. hariç yol asfalttır.
Binbirkilise
Karaman’ın kuzeyinde yer alan ve volkanik bir dağ olan Karadağ kitlesinin üzerinde orta çağ Bizans sanatını yansıtan bir çok kalıntı vardır. Bu kalıntılar Madenşehir Öreni, Yukarı Ören ve Değle Öreni adıyla bilinen yerlerde yoğunluk gösterir.
Yöre halk arasında Binbirkilise olarak bilinir. Binbir sözcüğü Türklerin eski gelenekleri ile ilgilidir.
Bölgedeki yapıların tarihsel süreç içerisindeki başlangıç ve bitiş tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte Bizans Devri yerleşkesi 4 – 9. yüzyıllar arasına tarihlenmektedir. Ancak Karadağ Hititler tarafından kutsal kabul edilmiş bir dağdır. Mahalaç tepesinde bulunan Hiyeroglif kitabe bunu göstermektedir. Ayrıca Başdağda bulunan askeri yapıların tarihi Bizans Devrinden daha önceye inmektedir..
Bu kadar çok yapı kalıntısının olduğu görülen ve önemli bir konuma sahip olduğu anlaşılan Binbirkilise Örenyeri’nin hangi antik kentin kalıntıları olduğu halen anlaşılamamıştır. Bölge değişik araştırmacılar tarafından Lystra, Derbe, Barata, Siderepolos ve Hyde olarak adlandırılmış ancak bu kentlerin çoğunun gerçek yerinin bulunması sonucu Barata adı öne çıkmıştır.
Binbirkilise yapıları düzgün kesme taşlarla ve kireç harcı ile inşa edilmişlerdir. Dini yapılarda bazilikal, latin haçı, serbest haç, yonca ve yuvarlak planlar görülmektedir. Binbirkilisede dini yapıların çokluğu dikkat çekicidir. Ancak bu dini yapıların yanında manastırlar, sarnıçlar, mezar yapıları, askeri yapılar ve konutlar da bulunmaktadır.
Mader-i Mevlâna (Aktekke) Camii
Karaman'ın merkezi yerinde, İmaret Mahallesinde, Şifa Hamamı olarak bilinen tarihi Süleyman Bey Hamamının batısında yer almaktadır. Camii çevresinde hamamı, derviş hücreleri, güney ve batısında haziresi (mezarlığı) ve içerisindeki türbe ve mezarları ile bir külliye halindedir. Halk arasında Aktekke olarak bilinen camiye, içerisinde Mevlânâ'nın annesi Mümine Hatun'un türbesinin bulunması nedeniyle Mader-i Mevlâna Camii' de denilmektedir.
Camii bugünkü haliyle kapı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre H.772, M.1370 yılında Karamanoğlu Alaeddin Bey'in emri ile yapılmıştır. Mevlâna'nın annesi Mümine Hatun ve ağabeyinin vefat etmesi üzerine her ikisi de bu zaviyeye defnedilmiştir. Daha sonra Halil Bey'in oğlu Karamanoğlu Alaeddin Bey, kardeşinin (Süleyman Şah'ın) kabrinin de bulunduğu bu yere bugünkü Camii yaptırmıştır. Ancak, bu cami içerisinde semahane ve türbe bulunması nedeniyle klasik cami mimarisinden farklıdır.
Caminin giriş kapısına iki renkli mermerle zıvanalı kemer yapılmıştır. Bunun üst tarafına da bir Mevlevi sikkesi işlenmiştir. Mevlevi sikkesinin taş kemerinde beş satır halinde kitâbesi yer alır.
Cami tamamen kesme taştan merkezi büyük kubbeli olarak yapılmıştır. İki kısımdan oluşan cami esas cami kısmı ve son cemaat mahallidir. Son cemaat kısmını iki mermer sütun ve yan duvarlarının üzerlerine dayanan üç kubbe örter. Giriş kapısının sağında ve solunda iki mihrapçık vardır. Sağdaki mihrapçığın sağında kadınlar mahfiline çıkış kapısı yer alır.
Merkezi kubbenin altında l7 pencere cami içini aydınlatır. Kubbe göbeği ve eteği, pencere üstleri bitkisel süs dekorludur. Mihrabı sitelaktitlidir. Sol taraftaki ayrılmış olan mekanda Mevlâna'nın annesi Mümine Hatun'un sandukası ile ağabeyi Muhammed Alaeddin ve diğer yakınlarına ait 20 adet sanduka bulunmaktadır.
Caminin son cemaat yerinin tam karşısında kesme taştan yapılmış 7 adet derviş hücreleri ve güneyi ile batısında haziresi bulunmaktadır.
2-Yunus Emre Cami:
Caminin bulunduğu mahallenin adı çok eski kaynakla Sinle Mahallesi, daha sonraki kaynaklarda ise Kirişçi Mahallesi, tekkenin adı da Kirişçi Baba Zaviyesi olarak geçmektedir.
Burası eskiden türbe, cami, tekke ve mezarlıktan oluşan bir kompleksti. Esasen bu günkü cami tekkenin mescididir. Cami ve türbenin dışındaki yapılar zaman içerisinde yok olmuştur.
Cami önünde beş kubbeli bir soncemaat revakı olan, batısındaki türbe mekanıyla bütünleşmiş, minareli bir yapıdır. Kare planlıdır. Kare plan duvarlarla bütünleşmiş küçük ayaklar üzerindeki kemerlerle sekizgene dönüştürülmüştür. Caminin köşelerindeki tonoz bingiler üstte baklava dilimleri oluşturacak biçimde düzenlenmiştir. Sekizgenden sağır kubbeye geçiş küçük küresel üçgenlerle gerçekleştirilmiştir. Güney ve kuzeye ikişer, doğuya bir pencere açılmaktadır.
Doğu ve batı yönü duvarla kapatılmış beş kubbeli son cemaat revakının önü dört kargir ayağa oturan sivri kemerlerle açılmaktadır. Revak kubbelerine geçiş küresel bingilerle gerçekleştirilmiştir. Son cemaat revakında biri dışa, ikisi mescide, biri muhdes mekana açılan dört penceresi ile mescide açılan bir kapısı bulunmaktadır. Giriş kapısının sağında ve solunda stelaktitli birer mihrap nişi bulunmaktadır. Mihrapların bulunduğu bu yan bölümler girişten sekilerle ayrılmıştır.
Batı duvar bir onarım sırasında yıkılmış, ortada bir büyük, yanlarda iki küçük kemerle batıdaki mekanla bütünleşmesi sağlanmıştır. Mekan iki büyük sivri kemerle enine üç sahına bölünmüş, üzeri düz dam olarak örtülmüştür. Bu mekan kıbleye iki, soncemaat revakına bir pencereyle açılmaktadır, batı yönünde bir kapısı ile türbeye açılan iki penceresi bulunmaktadır.
Mescidin batı kapısı önünde tek kubbeli bir revak bulunmakta, revakın güneyindeki kapıdan caminin damına ve minareye çıkılmaktadır. Yapı üzerindeki izler bu bölümün ve minarenin sonradan yapıldığını göstermektedir.
Taş kaplama, yuvarlak, kasnaksız merkezi kubbeye içten dört köşede yarımşar kubbelerle geçilir. Orijinal mihrabın alçı mukarnaslarından bir bölümü korunmuş, alt kısmında küçük bir bölüm onarılmıştır. Stelaktitli alçı mihrabı geometrik süs, kıvrık dal motifi ve nesih yazı ile dekore edilmiştir.
Cami ve türbe dışta bütünüyle kesme taş, içte moloz taş ve kireç harcıyla inşa edilmiş ve iç mekan sıvanmıştır.
Türbe caminin batı tarafında, zikir yerinin bitişiğindedir. Tamamen kesme taşla yapılmıştır. Üzeri beşik tonoz örtülüdür. Zikir yerine 2 batıya 1 pencere açılmaktadır. Kemeri tek taştan yapılmış olan kapısı basıktır. Türbenin içi zikir yerinden ve caminin zemininden yüksektir. Altında cenazelik katı yoktur.
İçerde tahtadan işlemesiz olarak yapılmış 4 sanduka bulunmaktadır. Kuzeyde olan sanduka Yunus Emre’ye aittir. 2. Sandukanın Tapduk Emre’ye, 3. Sandukanın Yunus Emrenin Oğluna, 4. Sandukanın da kızına ait olduğu söylenmektedir.
Türbenin zikir yerinin ve caminin hiçbir yerinde yapıldığı tarihi ve yaptıranı gösteren kitabe yoktur. Ancak 1948 yılında yapılan onarımda, cami haziresinde bulunan ve son cemaat revakının doğu bölümü güney penceresinde lento olarak kullanılan mezartaşı H. 748 Rabiyulahirinin onyedinci günü, M. 30 Haziran 1382 tarihini taşımakta olup, yapının bu tarihten önce yapıldığı kabul edilmektedir. Cami ve türbe 1994 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun olarak restore edilmiştir.
Bölge İç Anadolu ile Akdeniz’i birbirine bağlayan transit geçişleri üzerinde bulunuyor. Karaman-Konya 105 km, Karaman-Ankara 363 km, Karaman-İstanbul 772, Karaman-İzmir 653 km mesafede bulunmaktadır. İç Anadolu Mavi Treni, Toros Ekspresi ile a Ekspresi ile İstanbul Ankara ‘dan ulaşılabilir. Karaman ile Konya şehirleri arasında raybüs seferleri düzenleniyor.
Karaman Valiliği
Karaman Belediyesi
Karaman Emniyet Müdürlüğü
En Çok İzlenenler