ING Renault F1 Takımı ile İstanbul Park'taki yarış öncesinde konuştuk...
Fernando Alonso: “Her yarışta puan almak çok önemli. İstanbul Grand Prix’si bizim için önemli bir randevu çünkü Renault Türkiye’de çok güçlü, İstanbul’da kendimi milli bir yarışta gibi hissediyorum. ”
Nelson Piquet: “Bu kadar çok Renault’un olduğu bir şehirde kendimi evde hissediyorum, İstanbul’da büyük destek alacağımıza inanıyorum.”
Fernando, Monaco’da iki puan aldınız. Bize yarışınızı anlatır mısınız?
Yarış zor oldu. Monaco her zaman zihinsel olarak zorlayıcı bir yarıştır. Yarışa 9’uncu sırada başlamak her şeyi daha da karıştırdı çünkü iyi bir yarış stratejimiz olduğu halde ancak iki sıra ilerleyebildik ve pist üzerindeki trafik bizim lehimize işlemedi. Belki de aldığımız iki puan o gün için alabileceğimiz en iyi sonuçtu, her ne kadar otomobilde kendimi rahat hissetsem de ve otomobilin performansı bütün yarış boyunca sürekli artış gösterse de. Her yarışta puan almaya devam etmek bizim için çok önemli çünkü sezonun sonunda her puanın önemi olacak.
Bir dahaki yarış Türkiye’de, İstanbul Park’ta yapılacak. Bu beğendiğiniz bir pist mi?
Evet, kesinlikle. Orası, yarışmaktan zevk aldığım bir pist. Önündeki aracı geçmek için çok iyi fırsatlar barındıran bir pist. Özellikle 12’inci virajda, son yavaş virajlar kompleksine varan düzlüğün sonunda. Bu güzergahta hızlı bölgeler var ve soldaki 8 numaralı uzun viraj gibi çok özel virajlar var. Bu, sezonun en etkileyici virajlarından biri! İstanbul Park’taki belli başlı sınavlardan biri; hem hızlı bölgelerde hem de en yavaş bölgelerde yüksek performanslı bir otomobilden yararlanmak için gerekli dengeyi yakalamak.
İstanbul Grand Prix’si bizim için önemli bir randevu çünkü Renault Türkiye’de çok güçlü, İstanbul’da kendimi milli bir yarışta gibi hissediyorum.
R29’un şimdiye kadar gerçekleştirdiği ilerlemelerden memnun musunuz?
İleri doğru bir adım daha atmamız gerektiği muhakkak. Önümüzdeki haftalarda yeni geliştirmeler gerçekleştirilecek ve bu da bize yardımcı olacaktır ama Türkiye’de ön sıralarda olmayı beklemiyorum. Buna karşılık, tıpkı geçen sene olduğu gibi, sezonun ilerleyen haftalarında podyuma çıkmak ve birincilikler kazanmak için mücadele edecek güçte olacağımıza yine de inanıyorum. Bunun kolay olmayacağının bilincindeyiz, ama bütün ekip son derece motive ve kararlı durumda.
Nelson, Monaco’da şansınız yaver gitmedi. Halbuki yarışınız umut vaat ediyordu....
Bu benim için hayal kırıklığı yaratan bir yarış oldu. İyi bir çıkış yapmıştım ve ilk virajda bir sıra ilerlemiştim, ama, sadece birkaç tur sonra, Sébastien Buemi bana çarptı ve yarışın kaderi orada belli oldu. Gerçekten yazık oldu çünkü iyi bir stratejimiz vardı. Benzin depom doluydu ve puan alabilirdim. Şimdi, bu kötü anıyı geride bırakıp bu hafta sonu yapılacak yarışa konsantre olmalıyım.
İstanbul Park pilotlarca oldukça sevilen bir pist. Sizin de sevdiğiniz pistlerden mi İstanbul Park?
Çok değişkenlik gösteren bir pist. Hem hızlı hem yavaş bölgeler gibi bir davranış sergiliyor. Burada yarışmaktan zevk alıyorum. O çok bahsedilen 8 numaralı viraj, çok hızlı. Orası aynı zamanda pistin son derece fiziksel olan bir kısmı ve insana viraj sanki hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Lastikler için de iyi bir sınav teşkil ediyor. Bu sene aerodinamik yapışmamız daha az olacak ama slick lastiklerle bu virajı hemen hemen tam gaz aşma gücüne sahip olacağız.
Ayrıca Bu kadar çok Renault’un olduğu bir şehirde kendimi evde hissediyorum, İstanbul’da büyük destek alacağımıza inanıyorum.
Bu hafta sonu için hedefleriniz neler?
Benim önceliğim, üreticiler şampiyonası için puan almaya çalışmak. Pistin otomobilimize uygun olduğunu düşünüyoruz ve yeni geliştirmeler de söz konusu. Bunlar, performansımızı artıracaktır. Elemelerde iyi bir sonuç almamız gerekecek ve umuyorum yarışa ilk on içinde başlayacağız. O zaman, yarışta iyi sonuç almak için saldırgan bir strateji seçmemiz gerekecek.
Pat Symonds, mühendislik yönetici müdürü:“İstanbul’a kendimize güvenerek gidiyoruz.”
Pat, R29’un Monaco’da sergilediği performanstan memnun musunuz?
Memnunum, ama kısmen. Aslında, özellikle mutlak performansımızdan memnunum, çünkü elemelerin en hızlı otomobilinden son derece küçük bir yüzde gerisindeydik. Bu, sezon başlangıcımıza göre net bir ilerleme teşkil ediyor. Yarışta, dördüncü en hızlı otomobildik, yani lidere çok yakındık, ama bu performansı yarışın o anının bağlamı içinde değerlendirmek gerekir. Otomobilin aerodinamik ve mekanik performansı bakımından kaydettiğimiz ilerlemelerden memnunum, ama tam tatmin olmam ancak kürsüye çıktığımız zaman mümkün olacak.
Fernando ve Nelson, Monaco’da tam istedikleri gibi bir sonuç alamadılar. Sizce bu pilotların sezon başlangıcı nasıl geçiyor?
Fernando çok çalışıyor. Otomobilden her zaman ve karşısına çıkan her koşulda azami performansı çıkartıyor. Pilotluğu her zamankinden daha iyi, ama bütün ekip gibi, olmak istediğimiz yerde olmamanın üzüntüsünü yaşıyor. Hepimiz başa oynamak istiyoruz.
Nelson’a gelince. O da ilerleme kaydetmeye ve sezon ilerledikçe gücünü artırmaya devam ediyor. Monaco’da, elemelerde Fernando’ya çok yakındı ve Fernando’nun nasıl her zaman çıtayı yüksekte tuttuğunu düşünürsek bunun önemi daha iyi anlaşılır. Gerçekleştirdiği işten gurur duyabilir. Ne yazık ki, yarış sırasında şansı yaver gitmedi ve başına gelen şeyde onun hiçbir kabahati yoktu. Zaten, hiç alışılmamış bir şey oldu ve Torro Rosso’dan bu kaza için özür dilediklerine dair bir e-mail mesajı aldık!
Ekip Türkiye’ye beraberinde yeni teknik çözümlerle gidecek. Mühendislerin performansı artırmak için en çok yoğunlaştıkları alanlar hangileri?
Her zaman olduğu gibi, öncelikli olarak aerodinamik üzerine eğildik ve, Türkiye için, ön kanat ve endplates (ön kanadın dikey kanatları) üzerinde çalıştık. Yenilikleri işte bu konularda getireceğiz. Ön kanat, aerodinamiğin etkili olması bakımından son derece önemli: otomobilin havayla ilk karşılaşan kısmı orası ve çarpma sırasında meydana gelen akım, aerodinamik bakımından otomobilin kalan kısmının işleyişinde belirleyici oluyor. İşte şu anda üzerine eğildiğimiz kısım budur. Ama öteki alanları da unutmuyoruz: mesela, süspansiyon üzerinde aralıksız çalışıyoruz ve Türkiye’ye bu alanda da birtakım geliştirmelerle geleceğiz. Bunlar büyük geliştirmeler veya geometride değişiklikler olmayacak, ama süspansiyonlarla aerodinamiğin birlikte uyum içinde çalışmasını sağlayacak şekilde süspansiyonları ve aerodinamiği çalıştırmamızı temelden ilgilendiren konular üzerinde yoğunlaşan geliştirmeler söz konusu.
İstanbul Park, yavaş ve hızlı çeşitli bölgeler içeren bir pist. Ekibin lehine olan hangisi olacak?
Otomobilin performansı aralıksız bir şekilde iyileşiyor ve bizim pistin iç tarafında yapılmış olan yayınlanmış hızlardan çıkardığımız sonuç şudur ki orta hızlı bölgelerde ve yüksek hızlı bölgelerde yeterince rekabet gücüne sahibiz. 8 numaralı viraj özellikle ilginç bir sınav niteliğinde ve sanıyorum otomobilimiz o noktada iyi bir performans gösterecek. Bu hızlı bir viraj ve orası geçen sene neredeyse tam gaz geçilmişti. Onun için, bu sene getirilen aerodinamik kısıtlamalarıyla bunun ne gibi sonuçlar vereceğini bu sene göreceğiz. İstanbul Park şüphesiz ki kendimize güvenerek gittiğimiz bir pist.
Sezonun bu ilk altı Grand Prix’sinden sonra ekibin morali nasıl?
Moral çok iyi. “Araştırma ve Geliştirme” departmanının ve fabrikanın araştırma bölümünün çalışmalarından hepimiz çok etkilendik. Örneğin yeni difüzör (yayıcı) gibi yeni çözümler bulmak konusunda ne kadar hızlı olabildiğimizi keşfetmek, bütün ekibin morali bakımından çok iyi oldu. Bizler savaşçıyız ve hırslıyız. Ne istediğimizi biliyoruz ve onu elde etmek için çok çalışıyoruz.
İstanbul: Teknik Dosya
Saatin tersi yönünde dönüşler için tasarımlanmış olan İstanbul Park pistinde, bir dizi hızlı virajla oldukça yavaş kesimler bir araya geliyor. Pist artık pilotların en çok tercih ettiği pistlerden biri olmuş durumda. Araç geçmeler zor; özellikle de turun ilk yarısında. Ama, 12 numaralı virajın ucuna varan uzun düzlük, ön sıradakiler arasından kendine yol açmak için ideal bir fırsat teşkil ediyor. 8 numaralı viraj gibi zor bir sınavla birlikte (ki bu viraj sezonun şüphesiz en ilginci), nefes kesen bir Grand Prix yaşamamız için gerekli bütün malzeme hazır.
Süspansiyonlar
Pist hala nispeten yeni ve yüzeyi çok iyi durumda. Bu, şüphesiz ki monoplasın ayarlanması sürecini kolaylaştırıyor. Özellikle otomobilin dengesi bakımından bu geçerli. Bir kereden bir şey olmaz diyerek, ekip, pistin hızlı kısmı için sert tipte süspansiyonlarla (pistin bu bölümünde hızlı yön değiştirmelere karşı aracın çabuk cevap vermesi gerekiyor), (mekanik yol tutuşun iyi olmasını gerektiren) daha yavaş kısım için (özellikle ilk virajlarda) daha esnek bir ayar arasında bir ara yol deneyecek. Nelson bunu şöyle açıklıyor:
“Otomobilin ince ayarı sırasında doğru uzlaşmayı bulmak oldukça zor, çünkü pist virajlar ve yola yapışma bakımından çok büyük değişkenlik gösteriyor. Güzergahın son üç virajı en yavaş olan virajlar ve bunlar 2’inci viteste, saatte 80 km civarında alınıyor. Uzun bir düzlükten sonra gelen 12 numaralı viraj, frenler için en zorlu yer ve bütün tur içinde araç geçmek için en iyi fırsat burada. Virajın fazla dışına çıkarak bu kesimde hata yapmak çok kolay ve bu da çok zaman kaybettirir.”
Aerodinamik
İstanbul Park’ta çok az kritik hızlı viraj var, ama ekip, pilotların özellikle boyun kasları için zorlayıcı olan soldaki uzun virajda (8 numaralı) iyi bir geçiş hızı elde etmek amacıyla orta aerodinamik dayanımları tercih edecek. Bununla birlikte, 3 ila 5’inci ve 12 ila 14’üncü virajlarda, mekanik tutuş belirleyici olacaktır.
Fernando şöyle anlatıyor: “8 numaralı viraj sezonun soldaki virajları arasında en hızlı ve en uzun olanı. Nitekim, bu kısım, dört titreşimi olan bir dizi virajdan oluşuyor ama biz bu yeri tek ve aynı viraj olarak kabul ediyoruz ve mümkün olduğu kadar akışkan bir şekilde aşmaya çalışıyoruz. Burda frene basmıyoruz. Sadece, güzergahı korumak için ayağımızı bir parça gazdan çekiyoruz. Virajın ortasında saatte 260 km’de oluyoruz ve merkezkaç kuvvetini vücudumuzda gerçekten hissediyoruz. Bu virajda rahatlıkla aracın burnunu dışarı kaçırabiliriz. Neyse ki, yer geniş ve durumu kurtarma imkanı var.”
Frenler
Uzun düzlükten sonra 12 numaralı virajdaki fren bölgesi, şüphesiz ki pistin en önemli fren bölgesi. Burası aynı zamanda araç geçmek için de en iyi fırsatı sağlıyor ve bu yüzden Grand Prix esnasında oldukça sert birtakım manevralara tanık olacağız büyük ihtimalle. Bu pist frenler bakımından özellikle zorlu olmasa da (çünkü uzun düzlüklerde soğumak için bol vakit buluyorlar), eklenen aerodinamik paketin arka tekerleklerde birkaç sıkışmaya yol açması riski mevcut.
Lastikler
Pist, lastikler için nispeten zorlu. Özellikle, dış lastikleri (özellikle de ön sağ lastiğinkini) çok zorlayan 8 numaralı virajda. Herhangi bir sorun çıkmaması için, süspansiyonların ve ön kanadın açısının ayarını düzeltmek mümkün. Bununla birlikte, otomobilin pistin daha teknik olan yerlerinde hızlı olmasını sağlamak için, sürekli uyanık kalmak ve lastikleri korumakla mekanik yapışma arasında doğru uzlaşmayı bulmak gerekiyor. Bridgestone, İspanya Grand Prix’si için Barcelona’da yaptığı gibi, 2009 gamının “sert” ve “yumuşak” lastiklerini seçti.
Motor
İstanbul, ING Renault F1 Ekibi’nin motor sorumluları için çeşitli imtihanlar içeriyor. Bu pist hem iyi bir tepe hızı, hem de daha yavaş virajlardan iyi çıkmak için güç istiyor. 8 numaralı viraj sürekli bir kaygı kaynağı: motor bu çok hızlı virajda yüksek devirde sağlam bir güç sunmak zorunda. Turun %65’ine yakın bir kısmının tam dolu geçtiği bu pist, takvimin ortalaması dahilinde.
Yorum yapılmamış.